31 Aralık 2011 Cumartesi

Öyle de Dobrayım Yani!

Gecenin saat bilmem kaçı şu an,  bilmiyorum ve sevgili okuyucu bilgisayar ekranının sağ altında saat yazdığını bile bile bakmaya bile üşeniyorum o derece yorgunum yani. Sabahtan beri kitap okuyorum daha doğrusu ne zamandır okuduğumu bilmiyorum ama bir başlamışım 250. Sayfada buldum kendimi. Gözlerimi kırpıştırırken bile canım yanıyor ne mal bir insanım ben.
Kendime neden küfür ediyorum ben, onca sınavım var neden bu boşvermişlik, neden fok balıkları, fasulyenin faydaları derken evet  ben yine saçmalıyorum. Bu ara hep saçmallıyorum ki zaten.
Geçen baktım kız arkdaşlarımdan biri bir çocuğu kesip duruyor, baktım şöyle bir ulan kız ağzının tadını biliyor cidden. Hayır bakıyorum çocuğa yani kusur yok. Kalemle çizilmiş gibi maaşallah diyorum. Sırf accık ekşın olsun diye bende kesmeye başladım ki yani asla huyum değildir. Kızı da sinir ediyorum bu arada, canım sıkıldı napiyiimm yani? Ayrıca onun böyle sinir olduğunu görünce çok tatlı geldi gözüme, yani sırf onun o sinirden mahvolmuş hallerini görmek için bile çocuğa bakmaya devam edebilirdim.
Kız korkuyor benden bir yandan. Arada laf sokuyor farkediyorum yani,  kız sihirli annemdeki pakize vardı ya hani ah işte aynı ona benziyor. İncecik falan ama bildiğin gudubet. (burayı okursa sıçtık demektir o ayrı) ama bir yandan da cidden seviyorum kızı. Niye böyle bir piçlik yapıyorum hatuna bilmiyorum. Bunun deli gibi sevdiği çocuk da gelip benimle tanışmıştı, durup durup muhabbet kurmaya çalışmalar falan böyle ayy ceren senin gözlerin ne reeğnk? Gibi yavşamalar. Bu o olaylardan beri zaten işkillendi biraz. Ama anacım ben nasıl sıkılıyorum, yok yani duramıycam biliyorum illa bir entrika illaa! Birde bana nasıl hava atıyor, ay şöyle 3. Kez göz göze geldik offf yanii! Falan yapıyor. Aha dedim sıçtım ağzına, bir hırs durumu…
Bırak dimi kız naparsa yapsın sana nee? Kudurdum oturduğum yerde resmen Allah’ım neden bu kadar çirkef birşeyim ben,  çocuğa bakmaya başladım. Baktım o da bakıyor filan falan dedim ben bu işi götürürüm. Ama sonra kız bir laf etti ben orda göt oldum zaten.
-Ya cereen! Kızım zaten trible whopper gibisin, hayatında 3-5 tane erkek var  bırak bari bu benim olsun dedi. Kendimi öyle kaltak hissettim ki. e dedim o zaman ben burdan direk otobana çıkayım yani o derce!
Ben kıza nasıl küfür ediyorum, bir yandan vuruyorum aman aman. Ne demek istiyosun sen bana hıı? Ben onlarla çıkıyo muyum geri zekalıı? Hepsine sövmüyor muyum?! Ben naptım ki şimdi?
Sanki varya hepsine böyle aynı anda karşılık vermişim, gel dokun bana hisset beni falan demişim kızın bana yaptığına bak. Ben orda dalga geçiyorum tek derdim eğlence artık ne kadar damarına bastıysam en az benim kadar çirkefleşti yani.
Tamam bebeyim al çocuk senin olsun ne deyim yani, sanki çıkıyorlar ben arada kötü kadın rolünde gibiyim. Haydaa.
İşte diyorum bir insan benim gibi olmamalı, insanlar seni anlamayınca böyle oluyor. Keşe böyle çingenelerin olduğu bir mahallede roman olsaydım. Aynı onlar gibiyim, böyle bir melodi duyduğum an, anneciim gel tut beni oynamayım noluur moduna geçiyorum. Bu kadar oynak olmamam gerekir ya. Aslında evet yani öyle insan içinde yersiz hareketler yapıp milleti rezil falan etmiyorum, ama işte müzik duydum mu ay içim bir kıpır kıpır. Neyse işte herkese benim gibi sevgili lazım, gel kopalım bebeyyiim! Çok sempatik olurdu lan. Kaç kişi benim gibi böyle cilveli işveli hı? Yaşasın ben, yüce sezar adına!

Benden Ne Olur?

Şu içimdeki boşvermişlik duygusuna dur yolcu! Deme vakti gelmeli artık. Sınavlar dersler hocalar kitaplar zerre umrumda değiller. Başından beri çalışmayan, çalışmayı sevmeyen haylaz çatlak manyak bir kızdım.  Hala da öyleyim, hepsinin canı cehenneme. Dersleri hiç dinlemediğimi farkettim mesela. Derste öyle şeyler yapıyorum ki, daha doğrusu yapıyoruz ki bazen hoclar bile gülüp bize katılıyorlar. Böyle bir ortamda kimyanın kanunları yada matematik konuları ne kadar etkili olabilir azizim…
Tek isteğim arkadaşlarımla bolca boş derse girip ölesiye eğlenmek. Birkaç sene sonra sınava girecek olan ben değilmişim gibi. Misal şu an sınavımın olduğunu bile bile gelmiş burada içimi döküyorum. Ha gireceğinden eminim, ama işte diyorum ya boşverr…Neyime güveniyorum bilmiyorum. Aslında belki de en çok istediğim şeye sahip olamamatan kaynaklanıyor bu durum. Zira senelerdir hayalini kurduğum o “oyunculuk” illetinden kurtulamadım ve bu sene sunacağım bir oyun olmayışı hayatımdaki bütün heyecana ve başarı arzusuna çomak sokmuş durumda. Bu senenin bir anlamı yok, istersem hayatımın aşkını bulayım yine de o heyecanı yaşatmaz bana. Sabahları servis beklerken insanları inceliyorum, memurların iş telaşı, kucağında çocuklarıyla her sabah aynı yerde aynı saatte servis bekleyip aynı işi ve parayı kazanıp yaşayan (?) insanlar…Bunlardan olamazsın kızım sen! Ben böyle her gün birbirinin tekrarı olan bir hayat yaşamam, bünyeme ters. Çok mu çocuk düşünüyorum? Diyorum…Ben öyle evlenip hayatını bir erkeğin mutluluğuna adadıktan sonra çocuğunu kucağına alıp yine işine devam eden bir hatun olamam. Olmam. Ben ne yaparım diyorum; şöyle bir sonuç çıkardım.
Doğurduğum çocukla birlikte mezdeke açar oynarım,
O ağladığında ben gülerim,
Eşim  yemek yapsana dediğinde siktir git oç. Derim o da beni boşar.
Kayınvalideme naber panpa? Derim.
Kayınpederimden bayramda peder bi 20’lik çıksana bile derim.
Tamam çok abartmayayım ama eğlence uğruna herşeyi yapabilirim. Kendimi bildim bileli anne gibiyim zaten o yüzden böyle düşünüyorum. Kardeşime ben bakıyorum senelerdir, yemeğini hazırlayıp önüne de koyarım ağladığında avuturum da. Ama işte çocuk yaşta bunları yapınca hayatımın geri kalanını da deli gibi yaşamak istiyorum. Sıradan bir memur, evinin kadını çocuklarının anası olamayacak bir ruhum olduğunun farkındayım. Ama tabi her sahnesinde öpüşüp seviştikten sonra ben sanat için herşeyi yaparım! Diyen sözde oyuncularımız daha doğrusu tescilli kaşarlarımızdan da olmayacağım bir gerçek. Benden ne olur?’a geliyor konu. Benden bi cacık olmaz, namuslu oyuncu olunmuyorsa oyuncu da olmaz benden.
Küçükken dansööz olcamm ben!! Derdim, hala da kıvırıp duruyorum. Bir ara başbakan olmaya fecii takmıştım. Büyüyüp Türkiyenin durumunu görünce siktiirr dedim. Aileme göre benden çok iyi doktor olur. Hastama aç götünü iğne vurcaklar sana şimdi derim, hiç tanımıyorlar beni. Şimdilik hiçbirşeyim yani ama iyi ki varım lan! Bütün kızlar çok sıkıcı ben farklıyım böbeğim (egosu yüksek cümle), çok zarifler çünkü, çok ağırbaşlılar, dokunulmazlar! Ben gayette eğlenceli bir hatunum, zarafet yeri geldiğinde, örneğin bir avm de gezerken “yaa el yelill” diye gezmiyorum. Ağırbaşlı yada dokunulmaz olma konusuna gelirsek: Hayatımda bana hoppa muamelesi yapmaya yeltenecek birini görmedim görsem de beş on misli ödemiştir, dokunulmaz mıyım bilmiyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki potansiyel bir mahalle karısıyım ve gelip asılan bütün erkekleri sevmediysem def etmişimdir. Çok zor bir kızım o ayrı erkek olsam benden nefret ederdim. Sonuç olarak benden bir bok olmaz. Saygılar.

Sevgi Neydi? Sevgi Yemekti!

Çok saçma şeyler düşünüyorum. Misal dizilerde hep görüyoruz. Ortam melankolikken birden biri birine yastık atıyor, sonra o da diğerine derken böyle bütün yastıkların tüyleri havalarda, müthiş bi ortam herkes kahkaha atıyor falan...
Aklıma şu takılıyor, ulan bunlar orayı sonra nasıl toplayacaklar. Onu geçtim annesi oraya gelip odanın halini gördüğünde bunlar ne bok yiyecek sonra, o tüyler yerine terlikler uçmayacak mı o evde? O yastıklar nasıl öyle çabuk parçalanıyor, ben denesem olmaz yani. Bak gördün mü sevgili okuyucu bunları düşünüyorum. Beş dakika öncesinde de titaniğin neden battığını, ricky martinin neden gay olduğunu, avm lerdeki insanların neden düğüne gider gibi süslendiğini  falan düşünüyordum. Boş beleş insan işleri bunlar e tabi bende öyleyim.
Ay ama dur şimdi aklıma takıldı bu benim,  cidden alışveriş merkezlerindeki hatunların hepsi taş gibi uzaktan, olum ben yaşamayayım yani o zaman, onlar kızsa ben neyim diye düşünüyorum. Sonra bir yaklaşıyorlar…Davulun sesi gibi, uzaktan hoş geliyorlar sadece azizim. Cilt diye bir şey kalmamış yani pudradan fondötenden. Birde şey var tabii, şu cilt tonlarını tutturamayınca yüzlerinin aldığı hal. Kadının boynuna bakıyorsun abi bembeyaz. Bir fondöten var yüzünde merhaba beyoncee!
Hepsinin de yanında muhakkak bir adam böyle girmişler kollarına birbirlerine sırıtıyorlar hangi kuytuyu bulsak da yiyişsek der gibi. Yani bilmiyorum belki o benim fesatlığım ama öyle bakıyorlar. Ama şimdi “snne be sllkk .s” deseniz bile haklsınız zira sevgililer dimi? ne yaparlarsa yapsınlar.
Allah’ım tek dileğim bir sevgili bulup onun gözüne sokmak, yani hayır sevgilim var gibi bir şey de onun haberinin olması lazım yoksa ben çatlıycam. O değil de çocuğu ne arıyorum ne soruyorum. Öyle vefasız mal bir insanım yani, bilmiyorum belki de “Görüyo musun raptiyeem? Sen naz yaptın aklınca, utangaçtın millet kaptı beni hıııhh” demek için birlikteyim onunla. Yok ya bir dakika bu çok ağır oldu. Bir kere çocuk çok iyi ve her anlamda iyi yani, seviyorum tamam da aklımdan da geçmiyor değil. Sevgi neydi? Sevgi yemekti. Ye beni aşqaaam! Modunda falan da değilim tabi.
Ah raptiyem ah be, bilmiyorsun ki sevmiyorum dediğimde nasıldı ruhum…Canım yandı bildiğin ilk defa. Hayır dimi git peşinden bağla kendine sevgilim de falan, bildiğin göz göre göre gitti bitti çocuk.  Kendime öyle bir sövdüm ki, görüyorum arada; ya böyle midemden kalbime ağır vasıta araçlar hareket ediyor gibi oluyorum. Benzetmemin içine sıçıyım ama öyle yani, onunda baktığını görüyorum, hatta takip ediyor gibi. Sürekli karşılaşıyoruz amk. Sezenden lütfeeenn görmiyiyim seniiğğ, dinleye dinleye bir hal oldum. Ama inadına bırak karşılaşmayı çarpışıyoruz, arkamı bir dönüyorum o, bitti artık bu gün görmem diyorum tam karşımda. Hay kaderimin orta yerine pandalar düşsün e mi! Aslında çocuk bildiğin atarlı ergen. Öyle gibi yani, birkaç arkadaşı var onunla duvarlara tırmanıyor. Çocuktaki enerjiye hastayım esasen, abi bir dakka yerinde dur dimi? Aynı ben! Ben ki serviste giderken bile oturmaktan nefret edip neredeyse ağlayacak konuma gelen insan, kendim gibi böyle kıpır kıpır birini buldum diyorum, tak! İşte olanlar oluyor, kavuuşmak hayall oluyor. Şu an bulduğum çocuk, yani bu biraz kötü bir sıfat oldu farkındayım ama nasıl desem, bildiğin romantik lan. “Seni sevince bütün insanlar öldü sanki..” falan gibi cümleler böyle, bir yerden alsa hiii msn nicki kopyalayıp yapıştırmışsın git bee ayrılcam sendenn de diyemiyorum çünkü belli yani yazıyor çocuk. Yani bir insan bu kadar kusursuz olur, birde tipi var aman Allah’ım..O değil de o böyle şeyler yazınca ben göt gibi kalıyorum, anca beğeniyorum falan. Hayır bende karşılık olarak bişeyler yazsam cidden tutamayacağım kendimi yani tahrik etmeye kada yolu var bunun biliyorum. Şu sanal karakter hesaplarında yaptığımda adamın dalga geçtiğimi karşılık vermediğimi anlayınca hesabı kapatıp gittiğini biliyorum çünkü o derce kaptırmış kendini.
                                        Sevgili sevgilim, azcık küfret lan bana!

30 Aralık 2011 Cuma

Özeleştiri

Burası bildiğin günlük gibi oldu, geriye dönüp okudukça aptal aptal güleceğim cinsten şeyler yazmak istiyorum o yüzden. Hem soruyorum kendime, kaç kişi okuyordur ki burayı. Koy ver gitsin kızım! Kendi kendine benim kadar yeten az insan vardır, öyle şeyler yapıyorum ki katılakatıla gülüyorum sonra kendime. Çevreme baktıkça anlıyorum, insanlar gülmek eğlenmek enerjilerini yüksek tutmak istiyorlar.  Bana gülüyorlar falan ya…seviyorlar hani, ulan peki beni kim güldürecek. Cem yılmaz gibi sevgilim olsun istiyorum. Ne bileyim ya da bir cim keri falan. (çok doğalım) Gülmekten boğazlarımız ağrısın istiyorum. Kendimdeki bu manyaklığı çevreme de bulaştırdığımı farkediyorum.
Bazen de ruhumun geri zekalı hallerini geçip aynaya bakıyorum. İlk baktığımda Ceren, kızım ne güzel bi yüzün var senin yeaa diyorum bebek gibisin diyorum bukalemun gibi hatunsun gözün renk değiştiriyor bak şimdi de yeşil olmuş vay beaa, saçların maşayla yapılmış gibi o derce belirgin ve parlak dalgaların bile diyorum, sonraki bakışımda ilk önce git memelerini erit hayvan! Yazın ondan sonra oranı buranı kapatmak için straplezlere mahkum kalıyorsun! Şu çiçekli böcekli pembe beyaz pijamalarının içinde ne kadar da seksisin, (!) ne mal hatunusn git bak azıcık kendine! Diyorum. Ben tam ” Tanrım beni baştan yarat” moduna geçmişken biri gelip iltifat ediyor, fiyuu sanırım ben güzelim lan diye bir ruh haline bürünüyorum.  Ciireen gözlerini bana veeer, oha ceren saçlarına maşa mı yaptın yoksa doğal hali mi? Sendeki göğüs bende olsa keşke bende seninki gibi olsun istiyorum diyen lezbiyen olduğunu düşündüğüm arkadaşlarım bile oldu.  Benim benimle çok bir alakam yok, bıraksalar sokağa pijamalarımla bile çıkabilirim, tabii herkesin öyle dolaşması şartıyla. Aslında bunu söyleyen ben olamam, iki adımlık yere giderken bile rimel sürüyorum bazen kokoşluğum tutuyor. Hatta onu bile beceremiyorum, sürdükten sonra bakıyorum kaşımı boyamışım, sanra oha diyorum ne kadar uzun kirpiklerim var benim kaşlarıma kadar uzanıyor, aslında bu güzel bir olay fakat her seferinde kaşımı boyamak artık rimel kutusu dahi görmek istemeyecek derecede bir tiksinti yarattı bende. Kendimle ilgili tek bildiğim şey bana makyajın yakışmadığı.Makyaj yaptıktan sonraki halimle yapmadan önceki halim arasında neredeyse fark yok, daha doğrusu belki de ben beceremiyorum. 
Az evvel dışardan geldim, birkaç işim vardı. Kasada yandaki süslemenin boşluğundan bir adamın dakikalardır bana baktığını farkettim, bakıp bakıp sırıtıyor üstelik, hörmetler abii! Diyebileceğim bir yaşta olması da cabası. Zaten o alışveriş merkezinde başıma gelmeyen kalmladı benim de geçiyorum oraları. Sonra bir kız gördüm, yüzünde hakikaten meymelet yok ama incecik..zayıf pislik. Her türlü gideri vardı yani. Bende bir aşağılık kompleksleri..Aman yarabbim! Birde bakışı vardı ki kızın! Saçını başını yolmak istedim, önce yolup sonra tutması için eline verecektim, kaç telini yolduğumu saydıracaktım. Sonra o bacaklarını kıracaktım incecikti çünkü, kar yağdığında kardan adamına sopa yapması için saklamasını söyleyecektim ona! Bütün bu düşünceler  2-3 saniye içinde geçti beynimden kızı göreli 1 dakika bile olmamıştı. Ama yook! İişimi hemen halledip kasada kıstıracaktım ben onu, takmıştım kafaya! Kıstırıp tabii ki bu hayal ettiklerimi yapmayacaktım ona, ama o meşhur bakışlarımdan birini atıp psikolojisini yerle bir edebilirdim. O anlamda üstüme tanımam. Neyse efendim işim bitti alacağımı aldım derken kasada gördüm bunu, aklımdan çıkmış tabii, ben onun olduğu kasaya yürürken birden bire aldıklarımı paketlemem gerektiğini hatırladım horraaa danışmaya hediyelik bölümüne. O an içimden geçen zincirleme küfür tamlamaları en edepsiz kenar mahallelerde duyulmamıştır herhalde.
İntikam soğuk yenen bir yemek değil, sıcak içilen bir şarap gibi içimde kaldı neticede. Hala sinirliyim. Gerçi kızın bakışlarındaki amacı da bilmiyordum ki, belkide ilk görüşte aşık olup vitrinden indirip aldığım güzelim çizmelerime bakmıştı. Ya da kendimi avutuyorum. Cenazesine sofra bezi çırptığımın 0gudubet suratlı çirkefi, Çıkışa gel!

21 Aralık 2011 Çarşamba

Kızlar Alemi...

Kendi çevremi gözlemleyim dedim ve ulaştığım sonuç vahim…Aslında belki bunu yazmam çok özele girer ama biliyorum ki burayı okuyan insan saysı bir elin parmaklarını geçmez…
 Not: Verdiğim bilgilerin hepsi kişisel gözlemlere dayanır. Diyerek başlıyorum:
Bir kız kendisi konusunda her zaman kararsızdır:
-Yaa ama çok güzelim ben ya, Adriyana yanımda bok yemişş!
(15 dakika sonra) -Olm şu tipimek bak amk. Ahmetin mehmetin vs. yerinde olsam bende beni beğenmezdim!
Bir kız kendi övülsün ister: Yaa ayşe fatma baksanıza saçım bu gün çok mu kötüüü? (Kişi burada ay hayır canım çok güzelsin cevabını beklemektedir) Ayşe ve fatmadan gelen cevap: Yoo .
Genellikle Ayşe ve Fatma karşıdakini beğense dahi övmek istemez. Cevap kısa ve manidardır.
Bir kız başka hoş bir kız gördüğü an ki ruh hali: İç ses: Karşıdan gelen kız kim yaa, ay güzel ama. Olsun ben daha güzelim! Biraz kaşları mı kalın sanki? Ayhh o pantolonun altına o bot hiç olmuş mu? Bi dakka o gözleri gerçek mi ki yokssaa? Ay aman lensmiş, tırt! Ben onu orijinal rengimlen döverrim!
Bir kızın karşıdan gelen sevgilileri gödüğü an ki tepkisi: Ohaa! Ay oha diyoroom artık! Oğlan çok taşşş, ama o kız ne be yanında öyle çok çirkeeen! Ay bana verin o çocuğu yaa, ama kız çok çirkin bişiii yazık o oğlaana. Çööşş! Onlar kas mıı? Ben bu kızı yolarıım mk.
Bir kızın kendi kendini yorumlama anı: Ayyhh! Bu gün yine çok güzeliim, bi dakkaaa ben kilo mu almışım? Dışarı falan çıkmıyorum! Hemen diyete başlamalıyım. Anneee ben akşam yemeği yemiyceem!
Bir kızın reddedilme anı: Ya bu çocuk mal yemin ediyorum mal ya! Kör kesin kör gerizekalıı, ben zaten onu sevmiyodum kiee, yani nolcak sanki amaan pört. Ama ben o kadar mı çirkinim ya? Niye istemedi ki bu çocuk benii?
Bir kızın aşık olma anı: (İki kız bir çocuğu kesiyorsa o ortamı terk edin tanık olmak dahi istemezsiniz ben genelde bozuntuya vermeden uzaklaşırım) Ohaa ayşee! Yan masadaki çocuğu gördün müü?!!  (ayşe genelde kuul takılan taraf olur) Gördüm tabi kızaam. Sabahtan beri kesişiyoruz biz, gözleriylen yedi çocuk benii! Bakma ona oyarım o gözlerini seninnn!!
Bir kızın saate bakma anı: Ayyy 23.23 <3! Kesin beni düşünüyo, ama dur ya 22.22 yi neden görmedim ben? Düşünmedi mi ki beni?! Hayvan heriiif günde sadece 12 dakika mı beni düşünüyoo? Bu gün 09.09 u da görmedim, ay bu çocuk neden beni düşünmüyoo yaa!
Hayır bütün kızlar böyle değil. Ama açık söylemek gerekirse bu denli vahim durumda olan çok kız tanıyorum. Onların ruh hallerini de çok iyi biliyorum çünkü nedense çevreme göre bir güzin abla potansiyeline sahibim ve her türlü insan dertleşmek için yanıma geliyor, böyle kızlar genellikle türleri içinde en evrimleşmiş ve en yavşaklaşmış tiplerdir. Hatta bir erkek için neredeyse nefes alsın yeter demedikleri kalır. Erkek kesmek en büyük eğlenceleridir. Allah’ım sen benim gibi hala normal kalabilmeyi başarmış olan kızları böyle tiplerin gazabından koru. Subhaneke dinimiz amin.

15 Aralık 2011 Perşembe

Mazi kalbimde kahkahadır…

Ulan bu ne biçim başlık demeyin, benim gibi çatlaktan da bu beklenir zaten.  Bu yazıyı yazmama sebep olan bir şey oldu, daha doğrusu her yazıyı yazmama sebep olan bir şeyler olduğu gibi bunda da oldu. Tamam daha fazla saçmalamayacağım.
Bana yazılmış yaklaşık bi 10-15 tane mektup buldum. Anı defterimden bahsetmiyorum bile. Evet biliyorum bunlar çok saçma şeyler gibi duruyor, ama geriye dönüp baktığında öyle içine işliyor ki bu yazılanlar. Şans eseri karşıma çıktılar ve okudum hepsini, benden beklenmeyecek bir şey ama resmen duygulandım lan. Hele biri varki okudukça yanımda hissettim yazanı, evet şimdi daha ileri gidip o mektubu yazacağım buraya, kendi özelimi bu kadar açınca kendimi PuCCaa gibi hissediyorum. Her neyse, başlıyorum…Bu mektubu yazan kişi sevgisini anlatmak yerine beni anlatmış, sanırım böyle dostlar insana zor nasip oluyor.
-Zor kırılır ve zor affedersin, bir insana çok şans verir ve anlayışlı davranırsın ama sinirini bozarsa çok yırtıcı olursun ve sadece çok değer verdiğin insanlardan özür dilersin. Hakkını asla yerde bırakmazsın, değer verdiğin şeye sahip çıkarsın, anne gibi şefkat gösterirsin ve mis gibi kokarsın. (Bu cümlenin hesabını soracağım ondan neyse mektuba dönelim) Üzüldüğünü asla belli etmezsin ve hep sessizce ağlarsın,saçlarının kıvırcıklarıyla oynamayı seversin (aslında pek sevmem) Tiyatroya çok önem verirsin (tamamen haklı) Kültürlüsün, bilge gibisin saygılı ve yeri geldiğinde eğlenilen birisin. (baya övmüş beni balım) Şakadan anlar ve insanların görüşlerine saygı duyarsın, incitmeden konuşursun. Birisinin arkasından konuşur mu diye denedim ve beni bu konuda çok mahcup etmişliğin oldu. Benimle takılalı içimdeki yaratığı ortaya çıkardın ve bilmeni istiyorum seninle hiç gülmeidğim kadar güldüm!      
Edebiyattan hoşlanırsın, insanların kalbine inebilen bir insansın çok destek verirsin sanki asla yıkılmayacak gibi bir his verirsin…Hayalin oyuncu olmak, anılın yönetmenliğinde goncayla film çekmek (yüzde binbeşyüz haklı) Tiyatroya aşıksın ve hanımefendi bir kızsın (tamamen saçmalamış hanımlığın yanından geçemem) Bülent ersoy saçı yapmak gibi fantazilere sahipsin (çok doğru) Kelimelerle çok iyi oynar ve okkalı sözler kullanırsın. Çok güzel mimikler yaparsın harika bir oyuncu olacaksın! Ders notların düştüğünde sıradışı bir şey yapıp ders çalışırsın (ara sıra bazı bazı) Kitap ayırt etmez ve her kitabın güzel yanını bulursun. Sen çok iyi bir dostsun..Tek gerçek dostsun!  -Demiş ve eklemiş;
Bence çok çekici bir yüze sahipsin, dere dibi rengi gözlerin var. Sana bakınca seni içime sokasım geliyor çok tatlısın bal dudaklım <3 Güzelsin. (Bana karşı farklı amaçlar içinde olduğunu düşünmeye başlıyorum.)
Ve evet sonuç olarak çok iyi dostlara sahip olduğumu farkettim ve o kafamdaki saçma –yalnızım- düşüncesi tarihe karıştı. Ben aslında hayatım boyunca hiç yalnız olmadım, yalnız bırakmadılar. Aşk hayatı denen o saçma olay umrumda değil. Konu aşk oldu mu siktir et felsefesiyle yaşıyorum sanırım.
Bu mektubu bana yazan, iyi ki tanımışım dediğim dostum ve daha bir çoğu, hayatım boyunca dost kazığı denen o acıyı bana tattırmayacağından emin olduğum o insanlar, hepiniz iyi ki varsınız. Her birimiz farklı yerler kazanıp gitsek de boş bulduğumuz her an birlikte ve kahkaha atarken buluyoruz kendimizi.  Aşk acısı yada diğer her türlü hayatın sillesi gelsin geçsin…
Ama tek bir bilidiğim var; İnsan böyle dostlara sahipse nefes almak için hala bir sebebi var demektir.

İnadına Yaşamalı Bazen.

Hayatımın en berbat günlerini yaşıyorum, her kışın sonu baharmış e bitsin artık bu kış Allah aşkına. Derdin ne? Neyin var? Aşk acısı mı? Sıçayım aşkınıza dünyadaki tek sorun bu mu? Boş insanların tek derdi bu evet. Neyim var diye soracak olursak…
Benim şu yaşta çektiğimi yaşayan çok az insan vardır, buna kesinlikle eminim. Uzaktan bakınca çok şen şakrak tam kafa kız diye yorumlarsın gel de sen bana sor…Babamın bana bir “sen orospusun” demediği kaldı yemin ediyorum. Facebook’taki resmimi görmüş. Resmi anlatıyorum: Yüzümün yarısı saçımla kapalı, kulağımda kulaklık, vücüdumdan tek bir yerim dahi gözükmüyor. Neymiş? Çok şuh bakıyormuşum orada. O resmi çekinirken dans ediyordum, gözüme fotoğraf makinesi çarptı ve gülmemek için kendimi sıktığım bir anda pat diye çekiverdim. Ne kadar seksi değil mi? Gel de bunu ona daha doğrusu onlara anlat! Millet bacağını ayırıp o biçim poz verirken benim tek gözüm ona dokunuyor. Neymiş efendim saçlarımı kestirmeliymişim. Çok dikkat çekiyormuş. Allah belamı versin ki yataktan kalktığım saçlarla bütün bir ömrünü geçirenlerdenim. Saçımla başımla uğraşmam ki ben , vaktim yoktur ki ona! Daha doğrusu 5 dakika bile ayırmayacak kadar üşengecimdir saçım başım konusunda. Ben yataktan kalkar sokağa çıkarım üstüme bişeyler geçiririm öyle makyajım da yoktur ulan kalem bile çekmem ki ben?
Okulda her gün gördüğüm makyajlı kızların yüzündeki boyayla okulun bir duvarına olduğu gibi sıva çekebilirim oysa. Ama gel gelelim benim önceki gece bir kere sürüp sonra binbir emekle sildiğim bir göz kalemi bile sonraki gün aa ceren  gözünde kalem mi var diye konuşulmaya başlanır.  Başlarım ben böyle işin içine! O resme bakış açısı da ilginç tabii, “resmi gören bir erkek anında dürtmeye başlar zaten!” diyor. Sen öyle yapıyorsun herhalde baba? Demedim diyemedim. Kıskan kızını, koru, kolla. Ama bunları çektirme bana ne olur ya. Canımı yakma sadece 1 hafta baba-kız gibi olalım. 1 Hafta da olsa seveyim seni. Anlatamıyorsun ki, okulda etek bile giymem, 3 düğmenin 2 si kapalıdır zaten bende. Hayır hiçbir şey bulamadın bakışlarıma mı takıyorsun şimdi? Yakında saçlarımı 0 a vurduracak bu adam benim. Markette arabayı park etik bekliyoruz, yan arabanın olduğu gibi erkek olduğunu görmedim, farketmedim bile. Durduk yere arabayı geriye çekti, ben o an çaktım tabi mevzuyu. O pis pis bakan adamların utanması gerekirken ben yerin dibine girdim!
Tatillerden de sırf bu yüzden nefret ediyorum. Uzun yolculuklarda haliyle petrollere çekiyorsun arabayı…Erkek erkek erkek! Otele gidiyorsun millet yaşına başına bakmayıp olmadık şeyler söylüyor. Hele o allmanlar..o ruslar. Sabah akşam bira içtikleri yetmiyor birde biranın içinde yüzüyor herifler. Şaka değil elindeki birayı da havuza döküyor şerefsizler. İğreniyorum…Bende başka bir amaç yok ki kardeşim! Kendimi bildim bileli yüzerim ben, durmadan yüzerim 12 saat çıkmadığımı biliyorum. Gelip çokmak sokmak ne haddine?
Otelllerin geceleri çok berbattır özellikle, hele o animasyon sonraları…Çocuk animasyonları biter aileler yukardadır. Gençlik aşağıda içer de içer. Sonrası barlar sokağıdır zaten daha da sonrası kim kime dum duma hesabı…Ha şimdi sor bakalım bunları sen nerden biliyorsun? Gecenin o saati bara inmek zorunda kaldım bir sipariş üzerine. Oha babam yaşında lan diyeceğim türden bir turist; elinde her zamanki içkilerden. Benim elimde de gayet masumane bir kola… Birkaç adam birden “şii is batuufuul” diye bir bağırmış ben öyle bir ses tonu görmedim, dönüp milletin bana baktığına eminim. O an dönüp arkama baksaydım ne olurdu bilmiyorum ama yerin dibine girip bir daha çıkmak istemedim bu belki de en üstü kapalı ve en küçük –iğrenç- anılarımdandı, daha neler duymadım ki...
Ha gelelim fasulyenin faydalarına, evet bütün bir erkek ırkından nefret etmiyorum araya kaynayan adam gibi adamlar vardır, belki, yani umarım. Şimdi bana ister sürtük deyin ister yollu, etraf “kahperengi” olduktan sonra senin beyazlığın kimseyi inandırmıyor işte.