9 Ekim 2011 Pazar

Pamuk Prensesi Yedi Cüceler

     Yutkundukça gözyaşlarının tadını hissetmek gibi, neye kızacağını bilememek… Şimdi sakin ol ve elindeki hayalleri yavaşça yere bırak. Üzülme sakın. Hiçbir
Zaman gerçekleşemeyecek kadar güzellerdi zaten, bilirsin… 
    
     Yine aynı karanlığın içinden doğuyor yalnızlık. Ne güzel şeysin sen... ne sessiz ne huzurlu. Hayır, yalan söylüyorum... Sessiz olduğun doğru sevgili yalnızlığım ama kesinlikle huzur verici değilsin. Çok vefalı bir dostsun, beni hiç yalnız bırakmıyorsun o ayrı... Kendimden başka kimsemin olmadığını hissedeli çok oluyor. Çevremdeki o sözde mutlu insanlara bakıyorum. O kadar sahteler ki yapmacık mutluluklarını kahkahalarla izliyorum... Güldürüyorsunuz beni, herkese güzel ve mutlu görünme çabalarınız neden? Gerçek kişilikleriniz o kadar mı çaresiz? Kendiniz olun, kişiliğinizi gizlemeyin. Çok komik bir anda kendinizi sıkarak gülmeyin. En yüksek sesinizle şen şakrak değerlendirin o anı. Hatırlamaya değer bir tek onlar var çünkü.
    
     Muhabbetimin en iyi olduğu varlıklar galiba kitap ve müzik, birini arayıp deli gibi konuşmak da gelmiyor içimden, bırak ruh halimi anlatıp dertleşmek 2 kelime anlatmaya bile üşeniyorum. Anlatacak çok şeyim var çünkü bir başlasam susturamazsın beni. Ben hep dert dinleyen ve teselli eden taraf olmuşumdur, Ceren bir derdin var senin anlat ne oldu diye yanaşınca bir insan anlatınca hatırlayacağımdan hep geçiştiririm. O kadar çok şeye ağlıyor ve o kadar çok gülüyorum ki bazen ben bile Meksika dalgası yayan ruh halime anlam veremiyorum.
     O an için çok takılıyorum canımı yakan şeye, ama biraz kendime geldikten sonra umursamaz ve polyanna oluveriyorum birden bire… Hayır gerçekte beni tanıyan bilir, bulunduğum ortamda mutlaka millete kahkahalar arttırır ve gülme sebebi olurum, millet ceren sen ne içtin ya? Dese de aslında öyle enerjik hallerime bayılırlar, bir tek müzik melodisi yeter mesela benim çıkıp oynamama. Elime mikrofon tutuştururlar, başlarım şarkı söyleme onlarca insanın önünde.
     Kimden utanıyoruz ki biz? Nelerden çekiniyoruz? Kimler için bu suskunluğumuz? Niye bu kadar durgunuz? Peki, polyannayla neden bu kadar dalga geçiyor insanlar? Onun yapabildiğini kaç kişi yapabiliyor?  Ölüm harici hiçbir dert yok ki dermanı olmasın. Kanseri yenen de mutluluklarınız değil mi zaten... Hayat hiç mertçe davranmıyor biliyorum, bazen o kadar adaletsiz ve o kadar ardı sıra geliyor ki sorunlar. İnadına gülmek hayata savaş açmak gibi sanki… Bu savaş bende hiç bitmeyecek ve her an inadına güleceğim. Çünkü biliyorum; ben mutluyken üzülen insanlar var, ben mutlu oldukça siz ağlayın canlarım! Ağlarken çok daha güzelsiniz çünkü… J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder