8 Eylül 2011 Perşembe
Kısaca: Ben!
Kendimden bahsetmek istiyorum...Kendim? Çok saçma bir kızım..Hakikaten. Girdiğim bir ortamda insanların anında bana ısınmasına öbür gün mıç mıç samamiyet kumkumasına dönüp buluşalım mı diye mesaj atmasına anlam veremiyorum, çünkü sadece saçmalıyorum. Twitterda yazıyorum gülüp eğleniyorum ama boş. Reelde neler yaşadığımı ne kadar ağladığımı bilen kimse yok elbette. Hepimiz sanal alemin kulu olmuş vaziyetteyiz...Peki ben neden öyleyim? Çünkü yalnızım! Bu kadar basit ve net. Bütün gün boyu koskoca evde tek başına bir kız. Kitapları-kahvesi bazen televizyonu ve çoğu zamanda bilgisayarından başka pekte bişeyi olmayan insan-cık. En yakın arkadaşlarım gestapo levent ela alan oldu hatta o derece. E ne zorun var senin çıkıp gez diyecek oluyor bazıları. Gezeyim değil mi? Sadee oturduğum yerde 5-6 tane alışveriş merkezi olan o ankaranın en iyi semtlerinde sürtüp durayım. Çık gez bakalım böyle iklimde böylesi bir sıcakta. Sadece geceleri nefes alabiliyorum sanırım, 9-12 arası bütün semt emrime amade oluyor adete. Bi kere sessiz oluyor gece. (Tabi hava olsun yavşayalım diye korna basıp yanından geçerken müziği son ses açan arabaları saymazsak ) Birde canımdan çok sevdiğim arkdaşlarım tabii..Dost kazığı yemiş olabilirim, beni yeri geldiğinde rezil etmiş ve dünyamı başıma yıkmış olabilirler...Ama hepsini affedişime şaşırıyorum. En güzeli de onların geri dönmüş olması. Ama affedici olmak lazımmış, birçok kişi unutulurken sen haturlanıyorsun hiç olmazsa hergün mesaj atanın özledim seni yazanın oluyor. Hele 2 tanesi var ki...Hakikaten neler paylaştığımı düşünüyorum onlarla. Bütün saçmalamalarımı (Saçmalama dediysem eğlenmek ve karşıki dağdan duyulacak kahkahalarımı kastediyorum) onlar çekiyorlar, hatta çekmiyorlar benim gibiler, aynılar! İtiraf ediyorum, o 3'lüyü yolda görüp dönüp 2. kez bakmayan yoktur. Birlikte olduğumuz her an gülecek birşey buluyor olamamız da çok keyifli..Ama tabii birliktelik anları biter gecenin bir saati eve gelirsin, yine o sessizlik ve kimsesizlik hissi ortaya çıkar. Gecenin sessizliği yüzüne vurur herşeyi. SEN YALNIZSIN der adeta. Kahveye gider elin ve o bayıla bayıla okuduğun kitaplarına, işte mükemmel ikili...kahve ve kitap. Haa birde müzik! Sanatçı ruhluyum işte görüyor musun! Millet farklı hayaller kurarken ben tiyatro sezonu açılsın da bir an önce ustalardan ders çıkarayım kendime diyorum. Bakışlarıyla konuşan bir kız olarak oyuncu olabiliritem var kesinlilkle..hatta çok iddalıyım evet! Beni yeni tanıyan bir insan şu yorumu yaptı hatta geçen gün:" Kanka bu kız çok fena bakıyor." Kötü baktığım doğru, şuh da bakabilirdim ama aslında ona öyle bakmamın sebebi bana yavşamamasını sağlamaktı. Zira arkadaşım o çocuğu seviyordu ve ben bir çocuk yüzünden onu kaybetmeyi göze alamazdım. Dönüyor dolaşıyor ve yine oyunculuğa gidiyor aklım.Çok öyle entel havalarında zannedilmeyim şimdi..asla değilim çünkü. Angaranın bağrından kopmuş bir kenar mahalle dilberi ruhum da yok değil... Oysa ki şu an kaşımı gözümü saçımı başımı övüyor olmama gerekirdi, ayh işte göğüslerim şöyle bacaklarım böyle falan filan...Asla böyle bir performans beklemeyin benden; Ama motzartın beethoven a o çok küçükken söylediği laftan yola çıkarak: Bu kıza iyi bakın, onu yakında bütün Türkiye tanıyacak...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder